Küresel İklim Değişikliği ve Paris Anlaşması
Küresel İklim Değişikliği pek çok açıdan insan hayatını etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkar. Maddeden yaşayış biçimimize kadar etkilenen bu olayların yaşanması tesadüfi bir şey değildir. insani Fosil yakıtları tüketimi, endüstriyel ve tarımsal gibi faaliyetlerinin sonucu olarak atmosferdeki sera gazı miktarında artış yaşandı. Dolayısıyla yoğunluğu artan sera gazlarının neden olduğu küresel ısınma iklim değişikliğine ve doğal dengenin bozulmasına yol açtı. Söz konusu iklim değişiklikleri kuraklık, çölleşme, yağışlardaki dengesizlik ve sapmalar, su baskınları, tayfun, fırtına, hortum ve daha nice doğa olaylarının yaşanmasına neden oldu. Meteorolojik olaylarda artışların yaşanması bazı meselelerde ciddi tahribata yol açarak kendisini göstermeye başladı. Bakınız söz konusu olaylarda hava değişikliklerini inceleyin. Esasında ne demek istediğimi tam olarak anlayabilirsiniz.
2016 yılında yürürlüğe giren Paris Anlaşmasına göre, dünyanın ortalama ısısı en fazla 2 °C kadar olmalıdır. Bu hedeflere ulaşmak için birçok faaliyetin yapılması ve doğayı kirleten unsurlardan vazgeçilmesi şart. En önemlilerin arasında fosil yakıt kullanımının bırakılması ve fazla israfın önüne geçilmesi küresel ısınmanın engellenmesinde baş faktörler olarak karşımıza çıkar. Türkiye’nin BM Sekreteryası’na sunulan Niyet Edilen Ulusal Katkı Beyanına göre, 2012 yılında 430 milyon ton olan toplam sera gazı emisyonlarının, azaltımı ile 2030 yılında 929 milyon tona kadar çıkarabileceği belirtildi. Başka bir deyişle Türkiye sera gazı emisyonlarını azaltma taahhüdü veremeyerek iki katından fazla artırabileceğini söyledi. Pekala oturup bir düşünelim. Nereye gidiyoruz? Dünya ve üzerinde yaşamı destekleyen doğal faktörler ortadan kalkarsa yaşanabilecek bir gezegen daha bulabilir miyiz?